Uydu Nedir?
Uydular sadece uzayda dolanan insan yapımı aletler değildir. “Uydu” kelimesinin daha genel bir anlamı vardır: daha büyük bir nesnenin etrafında bir döngü (yörünge) içinde hareket eden küçük, uzay tabanlı nesne anlamına gelir. Örneğin; Ay, Dünya’nın doğal bir uydusudur, çünkü Dünya’nın kütle çekimi onu gezegenimizin etrafındaki yörüngeye kilitler. Uydular olarak düşündüğümüz aletler aslında, Dünya’dan çeşitli mesafelerde, genellikle atmosferinin oldukça dışında, kesin olarak hesaplanmış yollarda, dairesel veya eliptik (oval) hareket eden yapay (insan yapımı) uydulardır.
Dünya’nın şeklinin çeşitli sınırlamalarını aşmak için uzaya uydular gönderiyoruz. Kuzey Kutbu’ndan bir telefon görüşmesi yapmak istiyorsanız sinyali uzaya gönderirsiniz, bir iletişim uydusunu ayna olarak kullanır ve sinyali hedefine ulaştırırsınız. Ekinleri veya okyanus sıcaklıklarını araştırmak istiyorsanız, bunu bir uçaktan yapabilirsiniz. Ancak bir uydu daha yüksekte ve daha uzakta olduğu için daha fazla alanı inceler ve daha çok veri toplar. Benzer şekilde, daha önce hiç gitmediğiniz bir yere gitmek istiyorsanız, haritaları inceleyebilir, yoldaki insanlardan yol tarifi isteyebilir veya bunun yerine size rehberlik etmesi için uydulardan gelen sinyalleri kullanabilirsiniz. Kısacası uydular, kendileri Dünya’nın dışında olsalar da Dünya’nın içinde daha rahat yaşamamıza imkân sağlarlar.
Uyduların görevleri nelerdir?
Uyduları ya yaptıkları işlere ya da izledikleri yörüngelere göre sınıflandırırız. Fakat bu sınıflandırmalar birbirleri ile bağlantılıdır çünkü bir uydunun yaptığı iş, genellikle Dünya’dan ne kadar uzakta olması gerektiğini, ne kadar hızlı hareket etmesi gerektiğini ve takip etmesi gereken yörüngeyi belirler. Uyduları genel olarak:
- İletişim
- Fotoğraf, görüntüleme ve bilimsel araştırma
- Navigasyon
Olarak sınıflandırırız.
İletişim Uyduları
İletişim uyduları, esas olarak, radyo dalgalarını Dünya üzerindeki bir yerden diğerine sinyal iletmek için kullanılır. Bu uydular basit olarak bir yer istasyonundan (bir uydu çanağından) kendilerine gönderilen sinyalleri yakalar, bu sinyallerin gitmeleri gereken yere ulaşması için yeterli güce sahip olmaları gerekir, bu nedenle onları yükseltir (hatta bazen değiştirir) ve sonra onları başka bir yerdeki bir yer istasyonuna geri sektirir. Bu sinyaller, telefon görüşmeleri, internet verileri, radyo ve TV yayınlarına kadar radyo sinyallerinin yeryüzünde taşıyabileceği her şeyi taşıyabilir. İletişim uyduları, düz hatlar halinde yayılan radyo dalgalarının kavisli gezegenimizin çevresini dolanmasını sağlar. Diğer bir deyişle kıtalararası sinyal gönderme sorununun üstesinden gelir. Ayrıca, sıradan kablolu veya kablosuz iletişimin ulaşamadığı uzak alanlarda iletişim kurmak için de kullanışlıdırlar. Geleneksel bir sabit hatla (kablolu telefon) arama yaparken, göndericiden alıcıya kadar eksiksiz bir fiziksel devre oluşturmak için çok karmaşık bir kablo ve istasyon ağına ihtiyacınız vardır. Bir cep telefonuyla ise, sinyal alabileceğiniz her yerde iletişim kurabilirsiniz ancak hem sizin hem de alıcının cep telefonu, baz istasyonlarının menzili içinde olması gerekir. Fakat bir uydu telefonuyla Ağrı Dağı’nın tepesinde veya Karadeniz ormanlarının derinliklerinden iletişim kurabilirsiniz. Yani her türlü fiziksel altyapı ihtiyacından bağımsız olarak anında iletişim kurabilirsiniz.
Türkiye’nin, Dünya’nın yörüngesinde aktif olarak çalışan TÜRKSAT 3A, TÜRKSAT 4A ve TÜRKSAT 4B iletişim uyduları vardır.
Fotoğraf, Görüntüleme Ve Bilimsel Araştırma Uyduları
Eskiden sadece araştırma ve askeri amaçlarla kullanılanılardı. Gelişen teknoloji ile birlikte artık hepimizin uydu fotoğraflarına erişimi var. Google ve Bing gibi arama motorlarıyla bu görüntülere erişim sağlıyoruz. Bu görüntüler rutin olarak haberlerde yer alırlar (kaybolan yağmur ormanları veya tsunami gibi şeyler hakkında bize anında görsel takip olanağı tanırlar) ve hava tahminleri için kullanılırlar. Bilimsel uydular ise fotoğraf çeken uydulara benzer şekilde çalışır. Ancak basit görüntüleri yakalamak yerine, Dünya’nın geniş alanları üzerinde sistematik olarak başka tür veriler toplarlar.
Örneğin; NASA’nın TOPEX/Poseidon ve Jason uyduları, 1990’ların başından beri rutin olarak deniz seviyelerini ölçümleri için kullanıldı. SeaWiFS (2010’a kadar aktif olarak kullanıldı), denizdeki plankton ve beslenme aktivitesini ölçmek için okyanusun rengini gözlemledi.
Navigasyon Uyduları
Son olarak, artık günlük hayatımızın bir parçası olan, telefonlarımızda ve arabalarımızda yer alan, GPS ve navigasyon sistemlerine aşinayız. Bu sistemler, gökyüzü pusulası görevi gören navigasyon uydularından yararlanırlar.